Tek Tip Değil T Tipi İnsan Olmak…

T tipi insan modelinin kökleri aslında sanayi devrimine kadar uzamaktadır. Sanayi devrimi, insanları köylerinden koparıp kentlere getirdi. Fabrikalarda çalışmaya başlayan bu vasıfsız işçiler sanayinin itici gücü oldular. Bu insanlardan aslında düşünmeleri değil kol güçleriyle iş yapmaları, verilen emirleri sorgulamadan yerine getirmeleri isteniyordu.

Hatta Ford Motor Şirketi kurucusu Henry Ford “Ne zaman iki el istesem yanında bir de kafa geliyo.” diye yakınıyordu. Onun istediği işçilerin ne kadar zeki olursa olsun kas güçleriydi, o kadar! Diğer özelliklerinin hiçbir önemi yoktu.

Zamanla ekonominin içinde bilgisiyle iş yapan sermayeleri bilgi olan insanların sayısı arttı. Peter Drucker, doktor, hukukçu, öğretmen, mühendis gibi bilgisiyle üretim yapan bu insanlara ”Bilgi İşçileri – I Tipi insanlar” adını vermişti.

I tipi insanların özellikleri incelendiğinde Tom Kelley’de I tipi insanların genelde bir “mühendis” kafasıyla hareket ettiklerini söyler. Bu kişiler süper zeki olabilirler. Ancak bu insanların çoğunluğu resmin bütününü görmekte ve iyi iletişim kurmakta zorlanırlar. Kendi uzmanlık alanları dışındaki insanları bilgisiz hatta cahil görürler. Kendi mesleklerinin dışındaki insanlara değer vermez, genellikle her kararı kendi aralarında alırlar. Bir mühendis için en makbul kişi bir başka mühendistir. Mühendis olmayanlar da hayatın gerçeklerine vakıf olamamış “yüzeysel” ve “bilimden nasibini alamamış” insanlardır.

YENİ EKONOMİ

Sanayi toplumu uzmanlık üzerine kuruluydu.Bir konuyu derinlemesine bilen ve kılı kırk yaran uzmanlar sanayi toplumunun kahramanları oldular. Yirminci yüzyılda ekonomilerin olağanüstü verimliliğe ulaşması bilgi işçileri sayesinde oldu.

Ama bugüne geldiğimizde uzmanlaşma, eskiden olduğu kadar aranılan bir özellik olmaktan çıktı.  Bugünün ekonomik koşulları bilgi işçilerinden uzmanlık kadar yaratıcılık ve çok yönlü bakabilme becerisine sahip olmalarını istiyor. Artık sadece bir alanda derinleşmek yetmiyor

Nasıl bir doktor hangi alanda uzman olursa olsun vücudun genel işleyişi ve tedavisi konusunda bilgi sahibi olmak zorundaysa bugünün çalışanları da sadece kendi konularının uzmanı olmakla yetinemezler. Bugünün çalışanlarının kendi alanlarının uzmanı olmalarının yanı sıra diğer alanlarda da bilgi sahibi olmaları gerekiyor.

Yeni ekonomi yaratıcılık üzerine yükseliyor. Yaratıcılığa dayalı iş kolları ekonominin lokomotifi haline geldi. En değerli şirketler listesi eskiden petrol şirketleriyle doluyken bugün bu listelerin en başında Apple, Google gibi şirketleri görüyoruz.

Richard Florida’ya göre, günümüz ekonomilerinde bilgi işçilerinin yerlerini “yaratıcı sınıf” almaya başladı. Yaratıcı sınıf, farklı fikirleri bir araya getirerek hayal güçleriyle iş yapan çalışanlardır. Son yirmi yılda hayatımıza giren yeni şirketlerin hepsi bu sınıf tarafından kurulmuş şirketlerdir.

Yaratıcı sınıfın insanları, resmin bütününü gören, disiplinler arası çalışan, bir alanda uzman olsa da birçok alanda bilgili ve ilgili kişilerdir.

IDEO şirketinin CEO’su Tim Brown’un “T Shaped People” diye tarif ettiği bu kişiler, uzun yıllar yalnızca  tek bir konu üzerinde çalışıp uzmanlaşmak yerine, tek bir konuda  derinlemesine bilgi sahibi olurken birbiriyle bağlantılı birçok alanda da genel bilgi sahibidirler. T harfinin gövdesi, onların uzmanlaştıkları alanı; T’nin kolları da kendilerine seçtikleri diğer ilgi alanlarını simgeler.

Eskiden iyi bir üniversiteden mezun olmak başarılı bir kariyer için yeterliydi. Genelde insanlar mezun olduktan sonra herhangi başka bir alana yönelme, başka alanlardan beslenme ihtiyacı duymazdı çünkü hem bugünkü kadar üniversite mezunu yoktu hem de iş hayatıyla ilgili dinamikler bugünkünden oldukça farklıydı.

Ancak günümüzde yalnızca belirli bir meslekte uzmanlaşmanın yeterli olmadığını görüyoruz. Sadece bir bölümden mezun olmanın artık bir avantaj olmadığını da biliyoruz. Üniversiteler aynı bölümden yüzlerce, binlerce kişiyi mezun ediyorlar. Herkes mühendis, herkes hukukçu, herkes pazarlamacı… Dolayısıyla kendini geliştirmeyen mezunların iyi iş fırsatlarını yakalaması pek olası olmuyor. Şirketler artık kendini farklı alanlarda da geliştirmiş adaylara yöneliyor. Bu durum kişilerin farklı alanlarda kendini geliştirerek farklılaşmalarını zorunlu hâle getiriyor. “T tipi” (T-shaped) kavramı da aslında tam da bu noktada günümüzün yetenek modeli olarak karşımıza çıkıyor.

Nedir? “T” Tipi

T tipi kavramı aslında 90’lı yıllardan bu yana konuşulan bir kavram. Ancak bundan 10 yıl kadar önce IDEO tasarım danışmanlığı CEO’su Tim Brown tarafından popülerleştirildiğini söyleyebiliriz.

“T” harfinden gelen T tip modelde “T” harfinin üst ve yatay kısmı genel bilgi ve deneyimi içeren disiplinleri gösteriyor. Dolayısıyla yatayda yer alan kısımda birbiriyle bağlantılı pek çok konu bulunuyor. Dikey kısım ise uzmanlık alanlarını gösteriyor; yani bir alanda derin bilgiye sahip olunması gereken konular. Bu yetenek modeline göre, herkesin kendi alanını ilgilendiren alt konularda derinlemesine bilgi sahibi olması beklenirken, diğer yandan da alanıyla bağlantılı diğer alanlardan da beslenmesi gerektiğine işaret eder. “T tipi” kavramının ortaya çıkmasına temelde iki şeyin sebep olduğunu söyleyebiliriz:

Aynı alanda birçok mezunun olması ve şirketlerin artık sadece alanında uzman olanı değil, kendini farklılaştıran adaylara yönelmesi.

Multi-disiplinerlik ihtiyacı. Artık iş hayatında da birçok uzmanlık birbiriyle bağlantılı ve keskin ayrımlar yok. Fen bilimleriyle sosyal bilimler birbiriyle etkileşim halinde. Daha bütünleşik bir yaklaşıma doğru kayma söz konusu. Bu durum da bireylerin farklı disiplinlerden beslenme ihtiyacını doğuruyor.

T tipi insanlar kendi alanlarında teorik ve pratik bilgiye, güncel gelişmelere hakimdirler ama kendilerini sadece uzman oldukları alanla sınırlamazlar. Aksine farklı alanlara duydukları ilgi onları besler ve bu sayede her geçen gün kendialanlarında daha fazla “ustalaşırlar”. Yaratıcılıkları çok yönlü olmalarından kaynaklanır.

Leonardo da Vinci, resim kadar uçak maketi de yapan, bir yandan anatomist olup öte yandan kimya bilen, Haliç’e köprü tasarlayacak kadar mimar, helikopterleri düşünecek kadar da mühendisti.

Mimar Sinan jeoloji, jeofizik, inşaat, mimarlık, mühendislik, akustik, optik ve renk bilgisi konularındaki bilgilerini bir araya getirerek Selimiye, Süleymaniye camileri gibi muhteşem eserler yaratmıştı.

T tipi insanlar, tıpkı Leonardo ya da Mimar Sinan gibi hem kendi alanlarında uzmanlaşır hem de kollarınıfarklı alanlara açarlar.

Peki, “T” Tip Modeli Pazarlamaya Uyarlarsak Nasıl Olur?

Pazarlama tüketiciyi ve ekonomiyi merkezine alan bir disiplindir. Dolayısıyla insanı ve ekonomiyi ilgilendiren tüm disiplinler aslında pazarlamanın da konusudur. Psikoloji, davranışsal ekonomi, sosyoloji, kullanıcı deneyimi tasarımı ve antropoloji gibi alanlar bunlardan bazıları. Tüketim dünyasının giderek karmaşık bir hal alması ve tüketicilerin farklı kanallarda yer alması tüketicileri daha derinlemesine anlama ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Bu bağlamda, alanının dışına çıkmayan bir pazarlama uzmanının tek boyutlu bir bakış açısına sahip olabileceğini söylemek yanlış olmaz. Kişi ne kadar çok alanla bu uzmanlığını birleştirirse o kadar çok boyutta düşünebilir, böylelikle farklı ve doğru bakış açıları geliştirebilir.

Yukarıda “T” tip modeli pazarlama uzmanlığı üzerinden gösterdiğim bir grafik yer alıyor. Bu modeli elbette ki tüm uzmanlıklar için uyarlamak mümkün. Ancak örnek olması açısından bu yazıda pazarlama üzerinden gideceğiz.

Pazarlamayı ana uzmanlık alanımız olarak düşünürsek yatayda ve dikeyde farklı disiplinler ve konular yer alıyor. Pazarlamanın hemen altında yer alan dikey eksende bir pazarlamacının hakim olması beklenen, direkt pazarlamayı ilgilendiren alanlar mevcut. Bu alanlardan bazıları dijital pazarlama, sosyal medya, PR, reklam, pazarlama araştırmaları gibi alanlar. Diğer yandan, yatayda ise doğrudan uzmanlık kapsamında olmayan ancak alanı ilgilendirebilecek diğer alanları görüyorsunuz. Pazarlamacılar olarak amacımız her zaman tüketiciyi ve tüketimi anlamak oldu. İşte yatay eksende yer alan alanlar bir pazarlamacının kendini bu bağlamda geliştirebileceği diğer alanları gösteriyor. Tabii ki bu alanlar burada belirttiklerimle sınırlı değil. Yazının başında da belirttiğim gibi, tüketici ve ekonomi etrafında şekillenen tüm disiplinler bu yatay eksende yer alabilir.

Aranızdan birileri “Biz iktisatçı, psikolog ya da UX tasarımcısı değiliz” diyebilir. Elbette, bunların hepsi ayrı uzmanlıklar gerektiren alanlar. Ancak pazarlamacılar olarak, pazarlamayı ilgilendirdiği ölçüde bu alanlardan beslenmemiz gerekiyor. Bu model pazarlama uzmanlarının konuya farklı bakış açılarıyla yaklaşmasını sağlayıp aynı zamanda onları farklılaştırabilecek bir yaklaşım olarak hayatımıza entegre etmemiz gereken modeller arasında örnek teşkil ediyor. İş hayatında farklı disiplinlerle kendini geliştirmiş T tipi pazarlamacılardan oluşan bir ekip daha iyi stratejiler çizmenizi ve daha verimli sonuçlar almanızı sağlayabilir.

Şirketlerin de daha fazla T tipi insana ihtiyacı var. Tim Brown bu insanları işe almadan evvel onlarla çok çeşitli ortamda görüşmek gerektiği kanaatinde. Tim Brown’a göre, bir uzmanı (I tipi) belirlemek kolayken T tipi bir insanı belirlemek daha zordur.

Bir şirket ne kadar çok rengi ve sesi kendi bünyesine katarsa o kadar fazla yaratıcılık potansiyeline sahip olur.

Bir otomotiv şirketinin mutlaka mühendis kökenli yöneticiler araması yerine, başka sektörlerden yönetici transfer etmeye de açık olması gerekir. Bugün en iyi bankacılarının arasında gıda, deterjan gibi hızlı tüketim sektöründe deneyim kazanmış yöneticilerin olması hiç de şaşırtıcı değil.

Şirketlerin de kendi çalışanlarının “çok yönlülüğünü” geliştirmesi gerektiğine inanıyorum. Şirketlerde verilen eğitimleri de bu bakış açısıyla şekillendirmeliyiz. Çalışanın iş becerisi artırmak kadar onların değişik alanlarda kendilerini geliştirmelerini desteklemeliyiz.

Çalışanlara kendi yeteneklerini keşfetmelerine imkan verecek eğitimler vermeli, farklı konularda bilgi sahibi konuşmacıları şirkete davet etmeli, herkese en azından bir hobi geliştirebilecek fırsatı, olanakları sağlamalıyız. Bunun sadece çalışanların mutluluklarını artırmakla kalmayıp aynı zamanda şirketin verimliliği ve rekabet gücünü de artıracağına inanıyorum.

Önümüzdeki yıllarda hem şirketlerin hem devlet kuruluşlarının daha fazla T tipi insana ihtiyacı olacak. Kendimizi bu geleceğe hazırlamalıyız.

Not: T-İnsan modeli ilginizi çektiyse Ufuk Tarhan’ın  T-İnsan kitabını okuyarak daha çok bilgi edinebilirsiniz.

Yorum yapmayı ve sosyal medya hesaplarımızı takip etmeyi unutmayın! Özellikle Instagram sayfamızda farklı ve tam sizlik paylaşımlar yapıyoruz… Tüm sosyal medya hesaplarımıza ekrandan ulaşabilirsiniz…

Etiketler: , , ,

Benzer Yazılar

Yazar:
Önceki Yazılar Sonraki Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 paylaşım